4 Ağustos 2013 Pazar

KIRK MASAL VE BİR KAMBUR

Dünya Lekesi, Seyyidhan Kömürcü’nün ikinci kitabı. Okur, genç şairi Yaşar Nabi Nayır Şiir Ödülü’ne değer görülen ilk kitabı Hasar Ayini’yle tanımıştı. Dünya Lekesi, Kömürcü’nün ilk kitabının devamı şeklinde de okunabilecek bir yapıt.

DÜNYA LEKESİ, SEYYİDHAN KÖMÜRCÜ, EVEREST YAYINLARI, 69 SAYFA, 8 TL



Deryush Shayegan Yaralı Bilinç isimli kitabında, “Asya ve Afrika uygarlıklarının çocukları olan bizler üç yüz yıldır tarihte ‘tatil’deyiz.” der. Shayegan, bu durumu bir eleştiri konusu yaptığı gibi, bunun etkilerine karşı güçlü bir itirazda bulunur. Bunu da kendindeki (yaşadığı toplumdaki) kusurları, eksikleri göstererek yapmaya girişir.

Seyyidhan Kömürcü’nün şiirindeki ana izleği takip edince bizi, meselesini tarihsel bir arka plandan kotarıp gelen (Cumhuriyet ve oluşturduğu çarpık iktidar) “kusur”lu bir masal sancısının yaşandığı yer olan Doğu’ya götürdüğünü fark ederiz. Öyle ki, şiirindeki Doğululuk, bir tür kusurlu hal nedeniyle, kambur metaforuna, yani şairin iç sesindeki gerçekliğe dönüşür. Onun şiirinin bu yönüyle Jung’un gölge arketipindeki karanlık benlik’e bir göndermede bulunduğunu söylemek yerinde olur sanırım.

Doğu’da ‘kalmak’

Şiir ilerledikçe anlatıcı sesin kusura dair imgeleminin, şairin dış dünyasını kuşatan bir algıdan içindeki gerçekliğe doğru azar azar yol aldığını fark ederiz. Şair, Doğu’da kal’mışlık halinden kurtulamadığını, Doğu’yu terk etse bile kendi içindeki Doğu’ya yenildiğini söyler. Gidememeyi, kalmayı, gitse bile içindeki Doğu’yu nasıl bir sancıyla yanında gezdirdiğini anlatır. Dolayısıyla Shayegan’ın sözünde ifade ettiği gerçeğin izini Kömürcü’nün Dünya Lekesi’nde başka türlü ifade ettiğini söyleyebiliriz. Shayegan’da “tatil” bir tür uyuma-uyutulma biçiminde ifadesini bulurken; Kömürcü’de kusurlu bir durum olan “kal”mışlık, uyutulma durumuna karşılık gelen “masal” metaforuyla anlamını bulur. Bu nedenle, Seyyidhan Kömürcü’nün şiirlerinde Shayegan’daki hesaplaşmanın bir benzeriyle karşılaştığımız söylenebilir.

Seyyidhan Kömürcü şiirinin daha iyi anlaşılabilmesi için Doğu’nun sözlü geleneğine dair gerçekliği bilmek, tinsel imgeleminin farkında olmak gerekiyor kanımca. Nitekim biçim açısından her bir parçası yerli yerinde olan bir görüntünün kırık bir aynadaki yansıması, şairin Dünya Lekesi’ne dair imgeleminin anahtarıdır adeta. Masal, kırk gün, kırk yıl, yedi, kalem, kırk uyku, ayna, fena, feci, dua gibi sözcüklerin kullanımının gerisindeki anlam, bilinçle seçilmiş imgesel kullanımın parçaları gibidir. Kömürcü, bununla imgeyi biçimsizleştirerek kendisini kuşatan iktidarın iğdiş edici durumuna karşı çıkar, Doğu’nun bu mistik kavramlarıyla kalkan oluşturmaya çalışır kendine.

Şiirde anlatıya dönüşen, Doğululuğa dair meselenin yarattığı travmatik durum, kambur gölge metaforuyla karşılığını bulur. Bu kamburluk hali anlatıcı sesin iç dünyasına aittir. Diğer bir ifadeyle, başkasına devredilemeyen ve onunla yaşamayı öğrenmesi gerektiği kaderidir. Israrla masaldan bahseder şair. Masalın, yaşadığı gerçekliği örtmesinden/gizlemesinden şikâyet eder. Yine de masalı bir kurtuluş yolu olarak görmekten vazgeçmez. Nihayetinde “Masal, Doğu’nun kendisi değil midir?” diye gizliden bir açık kapı bırakır ve sorar okuyucuya. Nitekim şiirindeki masalsı göstergeden devşirilen “kusur”a dair anlam, bizi masalın iki anlama gelecek kullanımına götürür. Yer yer uyum halinde uç veren masal, kal’mışlık halinin nedeni ve Doğululuk meselesinin sancısı olarak gösterilirken, bazen de bir kaçış, bir kurtuluş olarak işlenir.

İçe doğru yolculuk

Kömürcü, başta da ifade ettiğim gibi, Doğu’da kalmayı bir dert şeklinde anlatıya dönüştürürken, bir taraftan da onun kökenindeki kavramlar üzerinden bir hesaplaşmaya girişir. Nitekim masal, köken itibarı ile Doğu’ya daha yakın bir anlatı geleneğidir. Dolayısıyla masal ve onun yarattığı dünya aynı zamanda bugünü, bugünün “geriden”liğini açıklayabilecek arkaik bir bilgiye de sahip olmalıdır. Şair, bu masalsı, uyutan bilgiyle hesaplaşır şiirinde. Bunu da kendiyle çatışan, yüzleşmeye çalışan bir tür şiirsel metaforla yapar. Nitekim Doğu bir kaçış iken, sonrasında onu karşılayan olarak gösterilir. Giden biri yoksa eğer, yolculuk içe doğru gerçekleşecektir. Anlatıcının iç dünyasındaki eksik yolculuk imgesi, onun gölgesinin neden kambur olduğunu açıklıyordur. Zaten meselenin bütünü gidememek ile ilgili değil midir?

Dünya Lekesi, Seyyidhan Kömür-cü’nün yayımlanan ikinci kitabı. 2003 yılında yayımlanan ve Yaşar Nabi Nayır Şiir Ödülü’ne layık görülen ilk kitabı Hasar Ayini’ni anmadan geçmek haksızlık olur. Nitekim Dünya Lekesi’nin, bir devam kitabı şeklinde okunabileceğini belirtmekte fayda olduğu kanaatindeyim. Hasar Ayini’ndeki hasarın onarılma telaşı, Dünya Lekesi’nde bir iç sesin dinmeyen gürültüsüyle karşılıyor okuru.


Kitap Zamanı, Sayı: 74
 

Güncel

Yakında bir romanla edebiyat okurunun karşısında olacağım. Romanla ilgili gelişmeleri buradan takip edebilirsiniz.
Blogger tarafından desteklenmektedir.
 
 

Tasarım

Tasarım Nur-İş | Kodlama Cin Fikir | Güncelleme Yazılım