31 Temmuz 2013 Çarşamba

BAKİYESİ ŞİİRDİR

Bakiye, Kemal Varol’un yayımlanmış üç şiir kitabı Yas Yüzükleri, Kin Divanı ve Temmuzun On Sekizi’ni bir araya getiriyor. Farklı tarihlerde yayımlanmış kitapları buluşturmasına rağmen kendi içinde bütünlüklü bir yapıt...

BAKİYE - TOPLU ŞİİRLER, KEMAL VAROL, SEL YAYINCILIK, 192 SAYFA, 12 TL


Bakiye, Sel Yayınları’ndan çıkan ve Kemal Varol’un yayımlanmış üç kitabını bir araya getiren, adından da anlaşılacağı üzere bir “toplam-kalan” kitap. Şairin ilk kitabı Yas Yüzükleri’nin “ev” ve “gitmek” metaforları üzerine, ikinci kitabı Kin Divanı’nın “dönüş” teması etrafında, üçüncü kitabının ise “ben”e odaklı yazıldığı söylenebilir. Tema açısından ne kadar ayrı dursalar da şiirlerin toplamı incelendiğinde birbirinin devamı oldukları görülüyor. Dil açısından görülen farklılıkları hariç tutmak gerekiyor tabii.

Bakiye’nin ilk kitabı Yas Yüzükleri, eve odaklı ve merkezinde vicdan, anne, baba, yalnızlık, gitmek, kendilik hali gibi temalar bulunan şiirlerden oluşuyor. Kitabın ilk şiiri “Küfrân” yalnızca Yas Yüzükleri’nin değil, belki Bakiye’nin de en dikkati çeken şiiri. “Küfrân” Yas Yüzükleri’nin ana izleğini oluşturduğu gibi, bu şiirin sonraki iki kitabın da ortaya çıkma nedeni gibi göründüğünü söylemek yerinde olur. Şiirin ilk bölümü şöyle başlıyor: “Hıçkırıklarla akşamı karşılayan bir aldanış gibi/ Babamın incinmiş sesine çökerdi.”

Babanın sesi

Son dize dikkatle incelendiğinde şiiri yazan kişinin sesini fark ederiz. O ses, babanın sesidir. Sonraki bölümlerde ise şair, babanın sesini devralır ve birinci ağızdan konuşmaya başlar. Onun zihninden kendine, geçmişine, kardeşlerine, yaşadığı ve yaşattığı travmalara yol alır. Şiirdeki gerilimin odağında yer alan durumun da bu çatışmalı gelgitler olduğu söylenebilir. Bütün bu travmatik ruh haline rağmen, yine de Yas Yüzükleri’ndeki ev metaforu hem bir tür korunaklılık imgesine hem de şairin vicdanıyla hesaplaştığı yere dönüşür. “Babam neden bizden önce kalkardı sofradan” dizesi, şiirdeki anlatıcı sesin vicdanındaki yaranın imgesi olarak göze çarpar ve şairin iç hesaplaşmasının da kapılarını açar. Nitekim takip eden bütün şiirlerde, hep bu gecikmiş hesaplaşmayı fark ederiz. Sofradan geç kalkan baba imgesi oldukça dikkat çekicidir bu nedenle. Bu noktada şairin döndüğü yer, hem babayla hesaplaşılan hem de onu anlayan kendi zihnidir. Yas Yüzükleri için tek başına ev odaklı bir gerilimden bahsediyor demek yetersiz olur. İdeolojik, siyasal, söylemsel bir ayrışma da görülür şiirlerde.

“Ev” ve “gitmek” metaforları üzerinden anlatıya dönüşen ve evden çıkışın vicdani bir gerilim üzerine kurulduğu birinci kitabın ardından, Kin Divanı’yla “eve dönüş”ü muştular şair: “Onca zaman sonra/ Herkesin yalanın saçlarını okşadığı yere geldim.” Fakat burada özellikle belirtmek gerekir ki, ne Yas Yüzükleri’ndeki “evden ayrılış” tam bir ayrılmadır ne de Kin Divanı’ndaki “dönüş” gerçek anlamda bir dönüştür. Bu kitapta yer yer şairin ilk kitabına atfen dizeler görürüz, “herkesin veda hevesiyle toprağa imrendiği yerde” dizesinin yer aldığı şiirde mesela, bir hevesle gitmenin arzu edildiği yer, şairin ilk kitabındaki vicdani yaranın odağındaki gerilimdir, denilebilir.

Yas Yüzükleri’ndeki “gitmek” metaforu, ikinci kitabın da atmosferini belirler. “Veda” eden bir ruh halinde rastladığımız Yas Yüzükleri’ndeki şiir kişisi, Kin Divanı’nda bunun nedenlerini sorgulayan anlatıcı olarak karşımıza çıkar: “Ne yapsam, ne yapsam/ Yine de hep, âh/ Düşmanımın teni çekti beni.” Kin Divanı’nın dil açısından diğer iki kitaptan farklı bir yerde durduğu söylenebilir.

Kendi içinde bütünlüklü bir kitap

Nasıl ki ikinci kitabın izlerine birinci kitapta rastlıyorsak, üçüncü kitabın izlerine de bir önceki kitapta rastlıyoruz. Dolayısıyla Bakiye üç kitabın toplamı olmasına rağmen kendi içinde bütünlüklü bir şiirdir, denilebilir. Nitekim Temmuzun On Sekizi kitabındaki birçok şiirin fonetiği Kin Divanı’ndaki bazı şiirlerin fonetiğine oldukça yakındır: “Bir kadını sevdim orada/ Uzadı saçları, görmedim/ Her harfi sağdım/ Alkışlar aldım şehirden çıkarken/ Erkekler ayan da, her kadının kalbi sır/ Neden, bilmedim.” Yukarıdaki şiirin Temmuzun On Sekizi kitabındaki XVII bölümü şiiriyle olan söylemsel benzerliği Bakiye’nin tutarlılığına örnek verilebilir: “Bitti derken, dindi derken, kurudu derken/ Her gece yeniden avaz avaz çıktı sesim:/ Sen varacağına vardın da/ Ben neden hâlâ yoldayım dedim.”

Bakiye’de Kemal Varol şiiri, babanın zihninden başlayıp şairin zihnine, oradan da “ben’e” ulaşan bir şiirdir, denilebilir.






Kitap Zamanı, Sayı: 89

Güncel

Yakında bir romanla edebiyat okurunun karşısında olacağım. Romanla ilgili gelişmeleri buradan takip edebilirsiniz.
Blogger tarafından desteklenmektedir.
 
 

Tasarım

Tasarım Nur-İş | Kodlama Cin Fikir | Güncelleme Yazılım